Kimilerimiz yıllarca dışarıdan bakıldığında "her şey yolundaymış" gibi görünen kadınlarız; hayatımızı titizlikle kontrol altına almış, maskelerimizle her duruma uyum sağlamayı başarmış gibiyiz. Kariyerimizde başarılı, sosyal hayatta güçlü duruyoruz. Ama içsel olarak, günün sonunda o maskeyi çıkardığımızda, yalnızca kendimize itiraf edebildiğimiz bir yorgunlukla karşılaşıyoruz. O sürekli kontrol etme çabası, düzenli ve disiplinli görünme ihtiyacı, içten içe bizi tüketiyor.

Diğer bir tarafta ise bu maskelemeye artık gücü kalmamış, her şeyden vazgeçmiş, savaştan yorgun düşmüş kadınlar var. Hayatın yükü altında ezildiğini hissedip, bir adım daha atmakta zorlanan kadınlar… Bazen günleri geçirmek bile büyük bir mücadele. Belki kariyerde tıkanma, kişisel ilişkilerde zorluklar yaşıyorlar; belki de yıllardır süregelen duygusal dalgalanmalarla baş edebilmek için kendilerini izole etmiş durumdalar.

Her birimizin yaşadığı zorluk farklı, ama ortak bir gerçek var: DEHB, bizleri zayıf kılan bir engel değil. Aksine, yıllarca görmezden gelinen ya da yanlış anlaşılan bu farklılık, içimizdeki benzersiz gücü fark etmemiz için bir fırsat. Birlikte, bu güçleri keşfetmeye başlayabiliriz.

Bizler BOZUK ya da HASTA değiliz! DEHB, yanlış anlaşılmış bir bozukluk değil; farklı işleyen bir beyin yapısının getirdiği özel bir avantajdır. Bizler hızlı düşünme kabiliyetine, yaratıcı problem çözme yeteneğine ve sıra dışı bağlantılar kurabilme kapasitesine sahibiz. DEHB’li bireyler genellikle büyük resmi görebilme, çoklu görevleri aynı anda yürütebilme ve yenilikçi fikirler üretme konusunda mükemmel sonuçlar elde ederler. Örneğin, birçok DEHB'li birey, yüksek enerji seviyelerini yaratıcı projelerde kullanarak kendilerine yepyeni yollar açarlar.

Odaklanmak zor olabilir, evet, ama bir kez odaklandığımızda tam bir "hiper-odak" moduna geçeriz ve o an dünyayla bağlantımızı kesip, sadece hedefimize kitleniriz. Bu, bizi bir projeye tamamen dalmış, üstün bir performans sergilerken bulmamıza yol açabilir.

Başarılı girişimciler, sanatçılar, bilim insanları arasında da DEHB’li bireyler var. OnlarDEHB’i dezavantaj olarak değil, bir süper güç olarak kullanmış bireyler. Onlar gibi biz de, bu farklı düşünme şeklimizi anlamaya başladığımızda, potansiyelimizin ne kadar büyük olduğunu fark edebiliriz.

Bu yüzden, kendimize karşı daha nazik olmalı ve DEHB’i bir engel değil, keşfedilmeyi bekleyen bir yetenek olarak görmeliyiz.

Bu ortak gerçeğin çevresinde ancak her bir hikayenin farklılığını göz önün de bulundurarak kişiselleştirilmiş teknikler kullandığım koçluk seanslarımda her bir danışanıma özel kapsamlı bir analiz dosyası ile onların güçlü yanlarını öne çıkarmalarına ve daha iyi bir yol haritası oluşturmalarına yardımcı oluyorum.

Her birey benzersizdir, bu nedenle koçluk sürecimde, kişilerin kendi potansiyellerini keşfetmelerine ve hayatlarında sürdürülebilir bir değişim yaratmalarına rehberlik ediyorum.Sosyal stil analizi, NLP, Mindfulness, HolisticWellness,BDT ve nefes teknikleriile bütünsel bir yaklaşım sunuyorum.

Hayatımın en büyük öğrenimlerinden biri, dönüşümün her zaman mümkün olduğudur. Ben de yıllar içerisinde birçok farklı deneyim ile birçok dönüşüm yaşadım elbette. Ancak DEHB teşhisi aldığım gün, bunun gerçekten çok uzun yıllardır beklenen bir dönüşüm olduğunu hissettim.

Yıllardır süren yorgunluğumun, bitmek bilmeyen 'neden bir türlü odaklanamıyorum?' sorularımın ve bir türlü tam anlamıyla yetemediğimi düşündüğüm anların nedenini anlamaya başladım. O an, her şey anlam kazandı. Ama bu farkındalık aynı zamanda yepyeni bir yolculuğun başlangıcıydı.

Bugün, koçluk yolculuğumda danışanlarıma yalnızca deneyim ve bilgi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda kendi yaşamlarından ilham alarak değişimi mümkün kılmaları için onlara destek oluyorum.

Çünkü biliyorum ki, DEHB ile yaşamak, yalnızca bir mücadele değil; aynı zamanda benzersiz bir potansiyelin farkına varma sürecidir.